18 Haziran 2021 Cuma

BÖYLE DÜNYAYA BÖYLE KUPA

 

BÖYLE DÜNYAYA BÖYLE KUPA!

Biz yazarken henüz maçlar oynanıyor ama siz okurken Dünya Kupası geride kalmış olacak… Genel anlamıyla erkekler için keyif, kadınlar için ızdırap, medya için iyi program yapmamak için mazeret anlamına gelen dev organizasyon tüm güzelliğiyle, çirkinliğiyle hayatımızdaki yerini aldı… Kazananı kaybedeni bir yana bırakalım ve işin başka yanlarına bakalım. 

Bu kupada benim en çok ilgimi çeken olay hakem hataları ve bunların medyaya yansına biçimiydi…

Birlikte izledik, bazı hakemler FIFA’nın yeni tavsiyelerine uyarken, kraldan çok kralcıydılar. 

Bazıları daha ileri gidip takımların kaderlerinde etkili oldular…

Bazı takımlar, eleme grubunda işi bitirdikten sonra su koyverdiler, yedekleri sahaya sürdüler…

Bazı futbolcular bazı maçlarda çok açık verdiler! Örneğin, Paraguay maçında Nijerya kalecisi tam bir komedi idi…

İşin ilginç yanı, medya mensupları bütün bu olup bitenlere çok ama çok şaşırdılar… Özellikle bizim meslektaşlarımız, olup bitenlere bir anlam veremez gibiydiler. Sanki benzerleri bizim ülkemizde hiç olmuyormuş gibi…

Bilmem ki ne bekliyorlardı?

Sütten çıkmış ak kaşık hakemlerimiz!

Asla hakemleri yanıltmaya filan çalışmayan centilmen futbolcularımız!

Kavga-gürültüden hiç hoşlanmayan taraftarlarımız!

İşte bizim futbolumuz… Ha haha!

Başka bir arzunuz! 

Hakemler takdir haklarını güçlüden yana kullanıp zayıfların ezilmesine yol açmış! Örneğin, eleme grubunda Fas’ı resmen yakmışlar… Ortak kanı, kupaya pis kokuların bulaştığı şeklinde… 

İyi de, ne bekliyorsunuz ki…

Nasıl bir dünyada yaşıyoruz ki, nasıl bir kupa bekleyelim? Dünya yoğurt, kupa ayran! Ekşi yoğurttan tatlı ayran olur mu? Biz yoğurda bakmadan ayrana şaşıyoruz. Komik değil mi?

İlişkilerin böylesine maddiyat üzerine kurulu olduğu bir dünyada bize çıkarlarımızı korumaktan başka ne öğretildi? Dahası, kendi çıkarlarını her şeyin üzerinde tutmayan kaç kişi tanıdınız?

Çocukluğumuzu hatırlayalım… Gazozuna maç yaparken gol kaçıran arkadaşımızı en şiddetli biçimde azarlayıp topun sahibinin fiyaskolarını görmezden gelmeyi öğrenmiş olan bizler değil miydik? Bu alışkanlıklarımızı sonraki yıllarda daha da geliştirerek sürdürmedik mi?

Bu dünya, işte o çocukların dünyası!

Ne bekliyordunuz ki!

Eurovision şarkı yarışmasını düşünün. Oy verenler halkın kendisi. Yani birkaç seçilmiş kişi değil. Aşağı-yukarı toplumun genelini temsil yetkisine sahip bir topluluk… Böylesine kıytırık bir yarışmada bile Yunan-Rum ortaklığı yok mu? Benelux ülkeleri Belçika, Hollanda, Lüksemburg birbirlerini kollamıyor mu? Kuzey ülkeleri aynı şeyi yapmıyor mu? Bir şarkı yarışması bile küçük hesapların oyuncağı olmuş… Çevre kirlenmiş, sanat kirlenmiş, ekonomi kirlenmiş, siyaset kirlenmiş… Futbol kusur mu kalacaktı?

Dünya Kupasının bazı maçlarında şike kokusu çıkmış…

Ne bekliyordunuz ki!

Saddam Kuveyt’e girdi, ABD yıldırım hızıyla müdahale edip hesap sordu. Fakat Avrupa’nın göbeğinde insanlar yıllarca kıtırkıtır kesilirken kimsenin kılı kıpırdamadı. Neden? Çünkü Kuveyt’in petrolü vardı, Bosna’nın birşeyi yoktu… ABD de buna göre davrandı, zaten bütün dünya buna göre davranıyor. 

Sonra da biz böyle bir dünyada futbolun tertemiz kalabileceğini sanıyoruz. Mümkün mü?

Olmadığını gördük işte… 

Müslüman Hakem

Brezilya maçında Norveç lehine verdiği uydurma penaltı ile Fas’ı yakan ABD’li hakem Müslüman’mış…

Ne yazar ki, o da yürürlükteki bir düzenin halkası. Böyle olunca da, Müslümanlığın, Hristiyanlığın bir önemi kalmıyor. Güçlünün yanında yer alıp çıkarına bakmak önem kazanıyor. 

Bunu anlamak da o kadar zor değil. Hatta aynaya bakmamız bile yeterli olabilir asıl suçluyu bulabilmek için. 

Doğduğumuz andan itibaren bize hep bu öğretilmiyor mu? Sonra da biz aynı kanunu çocuklarımıza öğretmeye çalışmıyor muyuz?

Hakemler de bunu yapıyorlar işte: Güçlünün yanında yer alıp rahat ediyorlar. 

Ne bekliyordunuz ki

Not: Futbol asla sadece futbol değildir anlamındaki bu yazı 1995 yılında Karakartal Dergisi’nde yayımlanmıştır…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder